top of page

Dünyayı kim kontrol ediyor? BÜYÜK SIFIRLAMA - Vanguard ve BlackRock Küresel Seçkinler (TÜRKÇE)

Güncelleme tarihi: 20 Kas 2022

TEKEL: BÜYÜK SIFIRLAMAYA BAKIŞ

Bu bilgilendirme videosu, bugün dünyada olup bitenleri yaklaşık yarım saatte özetleyecek, modern küresel sistemleri gösterecek ve Hollanda’daki bazı durumlara odaklanacak. Ancak dünyanın her yerindeki insanlara tanıdık gelecektir.
















Bu video sende kaygılara ve sorulara neden olmuş olabilir. Bu kaygıları dile getirmeni teşvik ediyorum. Yalnızca kafa dengin kişilere değil, çevrende farklı düşünen kişilerle de bunları konuş. Birbirinizi dinleyin. Soru sorun ve farklı yanıtlar oluşmasına izin verin. Ve hepsinden önemlisi bağlı kalın ve birbirinizi gözetin ki çocuklarımızla birlikte yaşayabileceğimiz bir dünya oluşturma şansımız olsun.


İstediğimiz geleceği oluşturmaya başlayacağımız zaman şimdidir. Çünkü kendimiz için bir hedefimiz olmazsa başkalarının hedeflerinin bir parçası oluruz.


Kendi yaşamını tasarlamazsan başkası tasarlar ve sen de başkasının düşlerini yaşarsın.


 

Videonun Metni (maviler: altyazı)


TEKEL: BÜYÜK SIFIRLAMAYA BAKIŞ

Bu bilgilendirme videosu, bugün dünyada olup bitenleri yaklaşık yarım saatte özetleyecek, modern küresel sistemleri gösterecek ve Hollanda’daki bazı durumlara odaklanacak. Ancak dünyanın her yerindeki insanlara tanıdık gelecektir.


Değerli insan kardeşim, sanırım bazı şeylerin ters gittiğini sen de çoktan sezmişsindir.


Ama öyle sanıyorum ki “komplo teorisi” söylemleri, basından olduğu kadar komplo teorisyenlerinden de uzak durmana neden olmuştur.


Ama lütfen dinle. Çünkü sen, olup bitenleri izlerken geçtiğimiz yılların Korona önlemleri milyonlarca kişiyi yoksul kıldı.


KAPALI

Koronavirüs

KAPALI

Yiyecek-içecek hizmetindeki girişimciler : "İflas sınırına dayandık"


Tarihin en büyük ekonomik krizi seni henüz tümüyle etkilememiş bile olsa, seni de vurması an meselesi.


Bu, bir felaket tellallığı değil, somut bir gerçektir.


"İkinci Dünya Savaşı’ndan sonraki en büyük kriz" : Nasıl düzeleceğiz ve sorumlu kim?


Ekonomi geçen yıl yüzde 3,8 küçüldü, şimdiye kadar ölçülen en büyük daralma


Korona krizi: İktisatçılar uyarmıştı, şimdi anladık


Durumu doğru okursak zararı hafifletebileceğimizi, hatta öncesine göre daha iyi duruma bile gelebileceğimizi düşünüyorum.


Bu nedenle senin de kolayca sağlamasını yapabileceğin gerçekleri göstereceğim… yaşamsal öneme sahip gerçekleri.


Planlama dairesi: "Ekonomik durgunluk kaçınılmaz”


Büyük durgunluk kaçınılmaz. Ne zaman normale döneceğiz?


Yaşamımızın her yönüne, bir avuç şirket egemen.


Bu, kulağa belki abartı gibi geliyor olabilir ama yediğimiz kahvaltıdan uyuduğumuz yatağa ve ikisi arasında geçen zamanda tükettiğimiz her şey… bu şirketlere bağlı.


Bunlar, paranın akış yönünü belirleyen dev yatırım şirketleri.


Bunlar, tanık olduğumuz tiyatronun başrol karakterleri.


Ekonomi çökerken hisse senetleri neden yükseliyor !?


Zamanının değerli olduğunu biliyorum. O yüzden sadece en önemli verileri özetleyeceğim.


Sistem nasıl işliyor? Gelin birlikte bakalım...


PepsiCola örneğini inceleyelim...


Pek çok meşrubat ve çerez şirketinin ana şirketidir.


“Rekabet” ettiği söylenen markaların hepsi bu iş kolunu tekelleştirmiş birkaç şirkete aittir.


Paketli gıda iş kolunda çok az sayıda şirket bulunur. Unilever, Cola-Cola, Mondelez ve Nestle gibi.


Resimde gördüğünüz gibi çoğu yiyecek markası bu şirketlerden birine aittir.


Bu büyük şirketler borsadadır ve yönetim kurulu üyeleri büyük hissedardır.


Yahoo Finance gibi kaynaklarda şirketlerin en büyük hissedarlarının kimler olduğu gibi bilgileri bulabiliriz.


PepsiCola örneğine dönelim...


Hisselerin %72’sinin 3.155 kurumsal yatırımcıya ait olduğunu görüyoruz.


Bunlar yatırım şirketleri, yatırım fonları, sigorta şirketleri, bankalar ve bazı durumlarda devletlerdir.


PepsiCola’nın en büyük kurumsal yatırımcıları kimler?


Gördüğünüz gibi yatırımcılardan yalnızca 10’u hisselerin üçte birine sahip.


En büyük 10 yatırımcının toplam değeri 59 milyar dolar.


Ama bu onundan üçü, öbür yedisinden daha fazla hisseye sahip.


Bunları aklımızda tutalım ve PepsiCola’nın en büyük rakibi Coca-Cola’nın hisselerinin kimde olduğuna bakalım.


En büyük pay yine kurumsal yatırımcılarda.


İlk 10’a bakalım ve içlerindeki son 6’lıdan başlayalım.


Bunların dördünü PepsiCola’nın da ilk 10'unda görmüştük.


Northern Trust, JP Morgan Chase, Geode Capital ve Wellington Management.


Şimdi en büyük dördüne bakalım.


Blackrock, Vanguard ve State Street.


Bunlar dünyanın en büyük yatırım şirketleri.


Demek ki PepsiCola ve Coca-Cola kesinlikle rakip değil.


Öbür büyük şirketler, yani Unilever, Mondelez, Nestle’ye sahip olanlar… aynı yatırım grubunun içindeler.


Ama bu isimler sadece yiyecek endüstrisinde karşımıza çıkmıyor!


Cirolarına göre en büyük teknoloji şirketleri listesi


Şimdi de Wikipedia’da en büyük teknoloji şirketlerinin kimler olduğuna bakalım.


Whatsapp ve Instagram’ın sahibi Facebook’tur.


Twitter’la birlikte en bilinen 4 sosyal medya ortamını oluştururlar.


Alphabet, Google ve YouTube şirketlerinin ana şirketidir.


Aynı zamanda Android’in en büyük yatırımcısıdır. Yani nerdeyse bütün telefon ve tabletlerin iki işletim sisteminden biri.


Öbür işletim sistemi Apple’ın IOS’udur.


Microsoft’u da eklersek… dünyadaki hemen her bilgisayar, telefon ve tabletin yazılımını üreten 4 şirket karşımıza çıkar.


Şimdi de bu şirketlerin en büyük yatırımcılarının kimler olduğuna bakalım.


Facebook’a bakalım. Hisselerin %80’i kurumsal yatırımcılarda.


Bunlar yiyecek endüstrisinde bulduğumuz isimlerin aynısı. Aynı yatırımcılar ilk üçte.


Twitter’a bakalım... Facebook ve Instagram’la birlikte zirvenin üçünü oluşturuyorlar.


Şaşırtıcı şekilde bu şirket de aynı yatırımcıların elinde..


Bunları Apple’da ve en büyük rakibi Microsoft’ta yine görüyoruz.


Aynı iş kolunda bilgisayar, televizyon, telefon ve ev aygıtları üreten büyük şirketlere baktığımızda hisselerin çoğuna aynı yatırımcıların sahip olduğunu görüyoruz.


Bütün iş kollarında aynı. Abartmıyorum.


Son bir örnek: Tatil için rezervasyon yapalım.


Telefonumuzdan Skyscanner veya Expedia’da güneşli bir ülkeye uçak seferi arayalım.


İkisi de az sayıda şirketten oluşan aynı yatırımcı grubuna ait.


Seçeceğimiz havayollarından çoğu aynı şirketlerin veya devletlerin elinde.


Örneğin Air France – KLM.


Bindiğimiz uçak genellikle bir Boeing veya Airbus'tır. Bunların da sahipleri aynı.


Booking.com veya Airbnb’den rezervasyon yapıyoruz,


…ardından da Tripadvisor’a yorum bırakıyoruz.


Seyahatimizin her adımında hep aynı büyük yatırımcılar karşımıza çıkıyor.


Ve aslında bundan daha da güçlüler çünkü uçak benzini bunların petrol şirketlerinden veya rafinerilerinden geliyor.


Uçağın yapıldığı metaller, bunların maden şirketlerinden geliyor.


Yani hammaddeyi kazıp çıkaran iş kolunun da yatırımcıları aynı küçük grup.


En büyük cirolu maden şirketleri


Wikipedia'dan, en büyük maden şirketlerinin en büyük hissedarlarının her yerde karşımıza çıkan aynı yatırımcılar olduğunu görebiliriz.


Aynı şekilde tarım şirketleri… Bütün gıda endüstrisi bunlara dayanıyor.


Bu aynı şirketler Bayer’in sahibi... Bayer de dünyanın en büyük tohum üreticisi Monsanto’nun sahibi.


Bu şirketler aynı zamanda büyük dokuma endüstrisinin büyük hissedarları.


Aynı hissedarlar bu pamuktan dokunmuş kumaşlardan giysi diken yaygın moda markalarının da sahipleri.


Dünyanın en büyük güneş paneli üreticilerine de baksak, petrol şirketlerine de baksak hisseler hep aynı şirketlerin elinde.


Bilinen bütün tütün markalarını üreten tütün şirketlerine sahipler.


Aynı zamanda bütün büyük ilaç şirketlerine ve ilaç üreten tıp kuruluşlarına sahipler.


Metal üreten bütün büyük şirketler ve bu metallerin çoğunun kullanıldığı araba, uçak ve silah endüstrisi aynı büyük firmaların elinde.


Elektronik eşyalarımızı üreten büyük şirketlerin, büyük depoların, internet alışveriş sitelerinin ve bu ürünleri satın almak için kullandığımız ödeme yöntemlerinin bile sahibi bunlar.


Bu videoyu kısa tutmak için size buzdağının sadece tepesini gösteriyorum.


Size gösterdiğim basit yolla küçük bir araştırma yaparsanız en büyük sigorta şirketlerinin, bankaların, inşaat şirketlerinin, telefon şirketlerinin, lokanta zincirlerinin ve kozmetik şirketlerinin az önce gösterdiğim az sayıdaki aynı büyük yatırımcılara ait olduğunu kolayca doğrulayabilirsiniz.


Bu kurumsal yatırımcılar çoğunlukla yatırım şirketleri, bankalar ve sigorta şirketleridir.


En şaşırtıcı olansa birbirlerinin hisselerine sahip olmaları.


Birlikte piramide benzeyen dev bir şebeke oluşturuyorlar.


Daha küçük olan yatırımcılar daha büyük yatırımcılara ait. Onlar da daha büyük yatırımcılara…


Piramidin tepesinde şu ana kadarki örneklerde sık sık gördüğümüz sadece 2 şirket bulunuyor :


Vanguard ve Blackrock


Bu şirketlerin gücü hayal edebileceğinizin de ötesindedir.


Bu ikisi, bütün büyük şirketlerin hisselerinin büyük bölümüne sahip olmakla kalmıyor, bu büyük şirketlere yatırım yapanların da hisselerinin çoğuna sahipler.


Bu onları tam bir TEKEL yapıyor.


Bloomberg’in bir raporu bu iki şirketin yatırımlarının 2028’de 20 trilyon dolara ulaşacağını söylüyor.


BlackRock ve Vanguard’ın 20 trilyona ulaşmalarına on yıldan az kaldı


20 trilyonla BlackRock ve Vanguard 2028’de hemen her şeyin sahibi olabilir


Bu da, nerdeyse her şeyin sahibi olacakları anlamına gelir.


Bloomberg, BLACKROCK’a "Devletin 4. Kuvveti” diyor.


BlackRock neden ‘4. kuvvet’


Çünkü BLACKROCK, merkez bankalarına yakın çalışan tek özel kuruluş.


ABD Merkez Bankası BlackRock’tan milyarlık hazine bonosu satın almasını istedi


BLACKROCK, merkez bankasına borç veriyor ama aynı zamanda danışmanlık da yapıyor.


Bono alma furyasında BlackRock’un rolü nereden geliyor


Aynı zamanda merkez bankasının kullandığı yazılımı da geliştirdi.


BlackRock pek çok eski bürokratı yönetici yaptı


BLACKROCK’un pek çok çalışanı Bush ve Obama’yla birlikte Beyaz Saray’da çalıştı.


BLACKROCK'ın genel müdürü Larry Fink, politikacı ve liderler tarafından dostça karşılanıyor.


Her şeyi yöneten şirketin başında olduğunu bilenler için pek de tuhaf bir durum değil tabi.


Ama ipler Larry Fink’in de elinde değil !


BLACKROCK’ın da sahibi hissedarlarıdır.


Peki kim bu hissedarlar?


Tuhaf bir sonuca ulaşıyoruz.


En büyük hissedar VANGUARD.


Burda işler karışıyor.


VANGUARD özel, halka açılmamış bir şirket. Dolayısıyla hissedarlarını göremiyoruz.


[ ÖZEL ]


Anlaşılan VANGUARD’ın sahibi olan seçkinler göz önünde olmaktan hoşlanmıyorlar.


Ama elbette ki bunu araştıracak olanlardan gizlenemezler.


Oxfam ve Bloomberg’in raporuna göre dünyanın %1'i geri kalan %99’undan daha çok paraya sahip.


Oxfam : "Dünyanın en zengin %1'i tüm servetin %82'sine sahip"


Daha kötüsü, Oxfam 2017’de kazanılan paranın %82’sinin bu %1’ine gittiğini söylüyor.


%0,001 yani 76 bin kişi 1980’den beri üretilen yeni varlığın %4’ünü aldı


İş dünyasının en bilinen dergisi FORBES, 2020 Mart’ında dünyada 2.095 dolar milyarderi bulunduğunu söylüyor.


Oxfam: Milyarderlerin servetinin üçte ikisi "miras, tekel ve adam kayırmacılık"tan geliyor


Bu demektir ki VANGUARD’ın sahibi dünyanın en zengin aileleridir.


ORSİNİ ailesi

BUSH ailesi


Geçmişlerini araştırırsak bunların her zaman en zenginler olageldiklerini görürüz.


ROTHSHIELD ailesi


Kimisi endüstri devriminden önce bile en zenginler arasındaydı.


Bunların tarihi uzun ve ilginç olduğu için ayrı bir bölüm yapacağım.


MORGAN ailesi


Şimdilik sadece şunu söyleyeyim: Çoğu hanedan olan bu aileler bankacılık sisteminin ve dünyadaki her endüstrinin kurucularıdır.


ROCKEFELLER ailesi

DU PONT ailesi

VANDERBILT ailesi


Bu aileler güçlerini hiç yitirmediler.


Dünya Nüfusu 1800-2100 Yılları


Ama artan nüfus nedeniyle VANGUARD gibi şirketler arkasına gizlenmek zorunda kaldılar.


JOHN BOGLE (Vanguard Grubu Kurucusu)


Bu şirketlerin hisseleri bu ailelerin fonları ve vakıflarının elinde oldu.


ROTHSHIELD vakfı

ROCKEFELLER vakfı

BUSH vakfı

KAR AMACI GÜTMEYEN = VAKIF


Berraklaştırmak için vakıfların ne olduğunu kısaca açıklayayım.


Bu vakıflar, şirketler, politikacılar ve basın arasındaki bağlantı gibi görünüyor.


Ve aralarındaki çıkar ilişkilerini biraz perdeliyor.


KAR AMACI GÜTMEYEN KURULUŞ


Kar amacı gütmeyen kuruluşlar diğer adıyla VAKIFLAR, bağışlarla ayakta duruyor.


Ve bağışçılarını açıklama yükümlülükleri de yok.


Parayı diledikleri yere yatırabilirler. Ve kazandıkları parayı yeni projelere yatırdıkları sürece vergi ödemezler.


Tanımı gereği kar amacı gütmeyen bir kuruluş kar amacı gütmese de, bu, mali yılın sonunda kar elde etme olasılığını, yani uygun bir dengeyi engellemez. Bu daha sonra kuruluşun faaliyetlerini daha da genişletmek için kullanılabilir veya sonraki yıllarda hayal kırıklığı yaratan sonuçlar için genel bir yedek olarak saklanabilir.


Bu şekilde VAKIFLAR yüzlerce milyar doları kendi içlerinde tutarlar.


Avustralya hükumetine göre VAKIFLAR, terörü destekleme ve kara para aklama için çok uygun bir araçtır.


AVUSTRALYA HÜKUMETİ

Avustralya Suç Birimleri Enstitüsü

Kar amacı gütmeyen sektörün kara para aklama ve terörün finansmanı için kötüye kullanılması


En zengin ailelerin VAKIFLARI, olabildiğince arka planda kalmaya çalışır.


ROTHSHIELD vakfı

ROCKEFELLER aile fonu


Dikkat çeken konularda hayırseverlik yapan vakıflar diğerlerine göre daha alt düzeydir ama bunlar da çok zengindir.


Size, dünyadaki bütün iş kollarını birbirine bağlayan en önemli 3 VAKFI gösterip açıklamamı kısa tutacağım.


Bunlar Bill ve Melinda Gates Vakfı,


Kötü ün yapmış milyarder Soros’un Açık Toplum Vakfı,


…ve Clinton Vakfı.


Bunların gücünü gösteren çok kısa bir tanıtım yapacağım.


Dünya Ekonomik Forumu’nun internet sitesine göre,


Trump'ın 2020'de DSÖ'ye desteğini kesmesinden sonra GATES VAKFI, Dünya Sağlık Örgütü’nün en büyük para kaynağı konumuna yükseldi.


Koronavirüs : Trump, ABD'nin DSÖ'ye fon sağlamayı durduracağını söyledi


Fonlama Virüs Yanıtı : Gates Vakfı 100 milyon $ bağışlıyor


Demek ki GATES VAKFI, sağlığımızı ilgilendiren her konuya en çok etki eden kurumlardan biri.


Bill Gates, J&J ve Novavax Kovid aşılarının varyantlara karşı "çok yetenekli" olduğunu söylüyor


Bill Gates, yeni koronavirüs varyantlarıyla mücadele etmek için üçüncü aşının gerekli olabileceğini söylüyor


16 ilaç şirketi ve Gates Vakfı, Kovid-19 aşılarının üretimini artıracak


GATES VAKFI, Pfizer, AstraZeneca, Johnson&Johnson, BioNTech ve Bayer gibi en büyük ilaç şirketleriyle çok yakın ilişkiler içindedir.


Ve bunların en büyük hissedarlarının kimler olduğunu az önce gördük.


Bill Gates, mucizevi bir şekilde sıfırdan milyonerliğe erişen sıradan bir “bilgisayar kurdu” değildi.


Gates, en tepedeki seçkinler için çalışan ve “hayırsever” olarak bilinen bir aileden geliyordu.


Microsoft’unun sahibi Vanguard, BlackRock ve Berkshire Hathaway’dir.


Ama Gates Vakfı, Vanguard, BlackRock ve State Street'ten sonra Berkshire Hathaway’in en büyük hissedarıdır.


Gates orada yönetim kurulu üyeliği bile yaptı.


Bill Gates, Berkshire Hathaway yönetim kurulundan ayrılacak: eski AmEx Ceo'su Kenneth Chenault yedek olarak seçilmişti


WIKIPEDIA - Bill ve Melinda Gates Vakfı :

Eleştirmenler, hayırsever yaklaşımın çok demokratik olmadığını savunuyor. Zengin hayırseverler, özellikle daha yoksul ülkelerde, politika seçimleri üzerinde orantısız miktarda etki uygulayabilirler. Ayrıca, bir çıkar çatışması olabilir.


Bu 3 VAKFIN dahil olduğu gizli işleri açığa çıkarmak için saatlerimizi harcamamız gerekirdi.


Tüm bu bilgiler geçmiş ile günümüz arasındaki köprülerdir. Bu yüzden bunlara değinmem gerekti.


Sonraki konuya bir soruyla başlamamız gerek.





Benim gibi biri, işi video yapmak olmayan biri, eski bir bilgisayarla oturduğu yerden bütün dünyanın iş kollarında sadece iki şirketin tekel olduğunu kesin kanıtlarla gösterebiliyor.


Sorum şu: BUGÜNE KADAR BASINDA BU KONUDAN NEDEN HİÇ BAHSEDİLMEDİ ?


Her gün belgesel ve haber programlarının her türlüsünü seçebiliyoruz.


Fakat hiçbiri bu konuya değinmiyor, dokunmuyor !


Yoksa yeterince ilgi çekici mi değil?


Yoksa ortada başka niyetler mi var?


Yanıtı yine Wikipedia’da buluyoruz.


Tüm Dünya'daki basınının %90’ına 9 holdingin sahip olduğu bildiriliyor.


Netflix, Amazon Prime gibi tekeller…


Veya Time Warner, Disney gibi şirketleri elinde tutan dev holdingler…


Comcast, Fox…


Bertelsmann, Viacom CBS…


Hepsinin hisselerinde aynı adları görüyoruz.


Bu şirketler yalnızca bütün filmleri, belgeselleri, programları yapmakla kalmıyorlar, …bunları gösteren kanallara da sahipler.


Demek ki yalnızca tüm iş kolları değil bilgi akışı da seçkinlerin elinde.


Örnek olarak Hollanda’da bu işlerin nasıl olduğunu kısaca göstereceğim.


Öncelikle, bütün Hollanda ana akım basın-yayını üç şirkete aittir.


İlki De Persgroep. Gördüğünüz şirketlerin ana şirketi.


Pek çok gazete ve derginin yanı sıra Sanoma’nın da sahibi.


Yani Hollanda'nın büyük ticari kanallarının bazılarının ana şirketi.


VTM gibi pek çok yabancı yapım şirketi de De Persgroep’e ait.


İkincisi Mediahuis. Avrupa’nın en büyüklerinden.


Gördüğünüz bu markaların Hollanda'daki sahibi.


2017’ye dek Veronika radyosu ve Sky radyosu da Mediahuis’e aitti.


Tıpkı Radyo 538 ve Radyo 10 gibi.


Ve Bertelsmann. En büyük 9 basın-yayın şirketinden biri.


Bu şirket, 11 ülkede 45 televizyon ve 32 radyo kanalını elinde bulunduran RTL’nin de sahibidir.


Bertelsmann aynı zamanda dünyanın en büyük kitap yayıncısının, Penguin Random House’un sahiplerinden biridir.


Bu şirketlerin hisseleri üç ailenin özel vakıflarının elinde.


Bunlar Belçikalı Van Thillo, Belçikalı Leysen ve Alman Bertelsmann-Mohn aileleridir.


WIKIPEDIA - Bertelsmann-Mohn :

Sahibi Heinrich Mohn SS'in (Nazi Örgütü) bir üyesiydi. Luftwaffe eski üyesi Reinhard Mohn, bir süredir ABD savaş esiriydi.


Her üç aile de savaşta Nazilerin tarafındaydı.


WIKIPEDIA - Leysen :

Bu ekonomik işbirliğinin ve ebeveynlerinin radikal Flaman milliyetçiliğinin bir sonucu olarak, André Leysen 1943'te Hitlerjugend-Flandern'in bir üyesi oldu.

Savaş geçmişi nedeniyle, savaştan sonra eğitimine devam etmesi imkansızdı.


Leysen’in gazetesi Telegraaf bu yüzden Hollanda’da savaş sonrasında geçici olarak yasaklanmıştı.


EenVandaag :

'Yanlış gazete' imajının bir imaj olarak ortadan kaldırılamaz olduğunu düşünüyorum.

Mariëtte Wolf, 'Telegraaf'ın sırrı'nın yazarı

* * *

Telegraaf 30 yıl yasaklandı


Konuyu toparlamak için haberlerin nereden geldiğine bakalım.



Türlü şirketlere bölünmüş olan haber kanalları aslında haberi üretmezler.


Türlü şirketlere bölünmüş olan haber kanalları aslında haberi üretmezler.


ANP ve Reuters haber ajanslarının ürettiği içeriği kullanırlar.


Bu ajanslar bağımsız değildir. ANP’nin sahibi Talpa’dır, yani John De Mol.


Reuters’in sahibi Kanadalı kodaman aile Thomson’dur.


Bu ajansların en önemli gazeteci ve editörleri Avrupa Gazetecilik Merkezi gibi ajanslara üyedirler.


Bu kuruluşlar basınla ilgili projelerin en büyük destekçileridir.


Gazetecileri eğitirler, ders kitabı basarlar, ajanslarda stajyerlik olanağı sağlarlar,


…Google ve Facebook gibi dev şirketlerle yakın işbirliği içinde çalışırlar.


Büyük basın şirketleri, gazeteci analizleri ve yorumları için Project Syndicate’i kullanıyor.


Bu, alanında en güçlü örgüttür.


Sözünü ettiğim ajanslar ve Project Syndicate, haber yapan bütün küresel kanalları birleştiren bağlantıdır.


Haber sunucusunun okuduğu haber metni büyük olasılıkla bunlardan birinden gelir.


Bu, küresel basının haberlerinde gördüğümüz eşzamanlılığın ve benzerliğin nedenidir.


Yanlı haberler ülkemize zarar veriyor.


Sosyal medyada yanlı ve sahte haberlerin yayılması yaygınlaştı.

...Daha kötüsü, bazı haberciler aynı sahte haberleri doğrulamaksızın iletiyorlar.


Sosyal medyada yanlı ve sahte haberlerin yayılması yaygınlaştı.

...Daha kötüsü, bazı haberciler aynı sahte haberleri doğrulamaksızın iletiyorlar.


Ne yazık ki kimi basın mensupları kamuoyunu etkilemek amacıyla bu haberlere kendi yanlılıklarını ve gündemlerini de yansıtıyorlar.


...Demokrasimiz için bu son derece tehlikeli.

...Demokrasimiz için bu son derece tehlikeli.

...Demokrasimiz için bu son derece tehlikeli.

...Demokrasimiz için bu son derece tehlikeli.

...Demokrasimiz için bu son derece tehlikeli.

...Demokrasimiz için bu son derece tehlikeli.

...Demokrasimiz için bu son derece tehlikeli.

...Demokrasimiz için bu son derece tehlikeli.

...Demokrasimiz için bu son derece tehlikeli.

...Demokrasimiz için bu son derece tehlikeli.

...Demokrasimiz için bu son derece tehlikeli.

...Demokrasimiz için bu son derece tehlikeli.

...Demokrasimiz için bu son derece tehlikeli.

...Demokrasimiz için bu son derece tehlikeli.


Ve Avrupa Basın Merkezi’ne bakalım.


Yine Gates Vakfı ve Açık Toplum Vakfı.


Aynı zamanda Google, Facebook, Hollanda eğitim bakanlığı ve dışişleri bakanlığı tarafından da para desteği sağlanıyor.


Haberlerimizi üreten ajanslara ve örgütlere para desteğini kim sağlıyor?


Project Syndicate ile birlikte Gates Vakfını, Açık Toplum Vakfını ve Avrupa Gazetecilik Merkezini görüyoruz.


Haber üreten ajanslar, tüm basının sahibi olan aynı seçkinlerin vakıfları tarafından besleniyor.


Ama bu ödemelerde vergi verenlerin parası da kullanılıyor.


Belçika’da MediaHuis ve De Persgroep gibi basının ana kuruluşlarının üstelik kimisinin yurtdışında olmasına rağmen hükümetten milyonlarca avro alması sürekli protesto ediliyor.


Son olarak Hollanda devlet yayını kurumu NPO’ya bir bakalım.


Hükümetin borazanı veya büyük şirketlerin borazanı olduğu eleştirileri yersiz değildir.


NPO denetim kurulu başkanı Tjibbe Joustra, özgürlükçü sağ parti VVD’nin parti programını yazdı.


VVD’nin eski lideri Ed Nijpels, NPO’nun Avrotros biriminin başkanıydı.


VVD’nin yasa yazıcısı Eric fan den burg, NPO’nun NTR biriminin başkanı.


VVD eski genel başkanı Bas Eenhoorn, şu an WNL yayın biriminin başkanı.


Hollanda İşçi Partisi’nin eski genel sekreteri Martijn van Dam, NPO’nun ödeneklerini dağıtıyor ve NPO’nun yönetim kurulunda.


İşçi Partisi’nin eski genel başkanı şimdi VARA biriminin yönetim kurulunda.


Hıristiyan Demokrat politikacı Paul Rüpp, KRO biriminin denetim kurulunda.


Lubach komedi-haber programının editörü Irene van den Brekel, Demokratlar 66 lı bakan Ollongren'in eşidir.


Eski sunucu Pia Dijkstra, şimdi Demokratlar 66 partisinden milletvekili.


Dört düşman gazete, bin süngüden daha korkutucudur [ Napolyon Bonapart ]


Kafa yorulacak çok şey var ve olabildiğince özetledim.


Berrak bir bakış sağlamak için gerekli olan örneklerden fazlasını kullanmadım.


Geçmişteki olaylara ışık tutarak bugünkü durumumuzu anlamamıza yardımcı olacak örnekler vermeye çalıştım.


Geçmişi incelemek için zamanımız hep olur. Fakat şimdi bugüne bakalım.


Amacım şu anda içinde bulunduğumuz tehlike konusunda sizi uyarabilmek.


Seçkin zümre, aldığımız habere kadar yaşamımızın her alanına egemen.


Ve kendi çıkarı için dünyadaki bütün iş kollarını kendi hakimiyeti altında topluyor.


Bunu yaparken kullandığı örgütlerden biri Dünya Ekonomik Forumu.


Her yıl Davos’ta büyük şirketlerin yöneticileri, politikacılarla, devlet başkanlarıyla, Unicef veya Greenpeace gibi öbür etkili kurumlarla buluşuyor.


Eski ABD başkan yardımcısı Al Gore,


Hollanda eski başbakan yardımcısı Sigrid Kaag,


…Hollanda devlet maden şirketinin genel müdürü, DNB bankası yöneticisi, sağlık bakanlığı Korona özel yetkilisi Feike Sijbesma,


Avrupa merkez bankası başkanı Christine Lagarde,


…ve politikacı Grapperhaus’un oğlu Dünya Ekonomik Forumu’nda çalışıyor.


Wikipedia’ya göre şirketler yıllık katılım ücreti ödüyorlar.


Bütçenin yarısından çoğu katılım parası ödeyemeyecek olan politikacılar için harcanıyor.


Eleştirmenlere göre DEF, zengin şirketlerin başka şirketlerle veya politikacılarla iş yapabilmesi için var.


Çoğu üye için DEF, dünyanın sorunlarını çözmeye değil, kişisel çıkar sağlamaya yarıyor.


1971’den beri her yıl dünyanın önde gelen işadamları, bankerleri ve politikacıları sorun çözmek için toplanıyorlarsa dünyanın neden halen bu kadar çok sorunu var?


Çevreci örgütlerin ve çevre kirliliğine sebep olan en büyük şirketlerin yöneticileri 50 yıldır buluşurken doğanın düzelmesi şöyle dursun kötüye gittiğinin söylenmesi mantıklı mı?


DEF’in bütçesinin yarısından çoğunu oluşturan ortaklara baktığımızda bu eleştirilere hak vermemek mümkün değil.


Çünkü bu ortaklar BlackRock, Açık Toplum Vakfı, Gates Vakfı ve Vanguard ile BlackRock’un hisselerine sahip olduğu büyük şirketlerdir.


DEF’in kurucusu ve başkanı Alman profesör ve işadamı Klaus Schwab’dır.


Pandemi, dünyamızı yansıtmak, yeniden hayal etmek ve sıfırlamak için nadir fakat sınırlı bir fırsat penceresini temsil ediyor. [Prof. Klaus Schwab - DEF Kurucusu ve Başkanı]


Kitabı "Büyük Sıfırlama"’da örgütünün planları hakkında yazıyor.


Sorun küreselleşme değil. Sorun küresel bir hükümet bulunmaması. [Prof. Klaus Schwab - DEF Kurucusu ve Başkanı]


Koronavirüs’ün toplumlarımızı sıfırlamak için büyük bir fırsat olduğunu düşünüyor.


Kovid-19 krizinin doğrudan sonuçlarını yönetmek için küresel paydaşların acil işbirliğine gerek vardır. Durumu iyileştirmek için DEF Büyük Sıfırlama’yı başlatıyor.


Bunu “yeniden daha iyi inşa etmek” olarak adlandırıyor.


Bu slogan şu anda bütün küreselci politikacıların ağzında.


…geleceği daha iyi inşa etmek için, politikalarımızı sıfırlamak için can alıcı bir an.


Biz de "yeniden daha iyi inşa etmek" istiyoruz.


Ben buna "Yeniden daha iyi inşa et" diyorum.


Kovid-19 salgını uzun geçmişi olan çatışmaları bitirip yapısal zayıflıkları giderebileceğimiz bir an olabilir.


Kesinlikle büyük bir kriz ama bize benzersiz bir fırsat da sunuyor.


Dört öncelik, yeniden daha iyi inşa etmek için gereken tepkiyi yönlendirebilir.


…yeniden daha iyi bir dünya inşa etmek.


…ve yeniden daha iyi inşa edebilmek için.


Bu salgın, bir sıfırlama fırsatı sunuyor.


…ve sürdürülebilir büyüme hedeflerine ulaşmak için.


Schwab “Eski toplumumuz yenisine dönüşmeli” diyor.


Halk hiçbir şeye sahip değil ama temel gereksinimleri karşılansın diye o gün için çalışıyor.


DEF "Büyük Sıfırlama"nın gerekli olduğunu söylüyor.


Çünkü seçkin zümrenin bize dayattığı tüketim toplumu artık sürdürülebilir değilmiş.


Schwab, kitabında “eski normale” asla dönmeyeceğimizi söylüyor.


Çoğumuz yaşamın normale ne zaman döneceğini merak ediyor. Kısa yanıt: "Hiçbir zaman." [Klaus Schwab, Büyük Sıfırlama]


DEF, 2016 ve 2017'de sosyal medya hesaplarından konuyla ilgili bir video paylaşımında bulundu.


2030 yılında Dünya için 8 tahmin

Hiçbir şeye sahip olmayacaksın. Ve mutlu olacaksın

Bir avuç ülke egemen konumda olacak

Çok daha az et yiyeceksiniz

İklim değişikliği yüzünden 1 milyar insan yerlerinden olacak

Çevreye karbon emisyonu salanlar para ödemek zorunda kalacaklar

WEF'in Şubat 2017 Twitter paylaşımıdır


Yeni Dünya Düzeni’ni muhtemelen duymuşsunuzdur.


Karşımızda kendimiz ve gelecek kuşaklar için işleyebileceğimiz bir fırsat var.

Yeni bir dünya düzeni.

Orman kanunuyla değil, hukukun üstünlüğüyle yönetilen uluslar.

Eğer başarılı olursak... ve olacağız da... bu YENİ DÜNYA DÜZENİ için gerçek bir fırsatımız var.

Kurucularının taahhüdünü ve hedefini gerçekleştirecek güvenilir bir BM’nin barış sağlayıcı rolünü başaracağı bir düzen.


1989’dan sonra başkan Bush, benim de sık kullandığım bir ifadeyle YENİ BİR DÜNYA DÜZENİNE gerek duyduğumuzu söyledi.


Şu anda acil görevimiz aslında… YENİ BİR DÜNYA DÜZENİ oluşturmak.


Basın, bunun bir komplo teorisi olduğuna inanmamızı istiyor.


Oysa liderler on yıllardır bunu konuşuyorlar.


Baba Bush, Clinton, Mandela,


…Henry Kissinger,


…hatta George Soros


BM, 2015’de tartışmalı bir 2030 gündemi yayınladı.


Dünyamızı dönüştürmek: Sürdürülebilir kalkınma için 2030 gündemi


Klaus Schwab’ın “BÜYÜK SIFIRLAMA'sının” neredeyse tıpatıp aynısı.


Schwab gibi, BM de, 2030’da dünyada yoksulluk, açlık, çevre kirliliği ve hastalık olmamasını sağlamak istediğini söylüyor.


Kulağa hoş geliyor ama küçük yazıları okuyana dek.


2030 gündeminin faturasının biz yurttaşlarca ödenmesi tasarlanıyor.


Tıpkı şu anda sağlık haklarımızdan vazgeçmemizi istedikleri gibi, "yoksullukla mücadele” için varlıklarımızdan vazgeçmemizi isteyecekler.


Başkalarını da düşün


HİÇBİR ŞEYE sahip olmayacaksın. Ve MUTLU olacaksın.


Bunlar komplo teorileri değil.


Kendi resmi sitelerinde yazıyor.


Sistemimizin SIFIRLANMAYA ihtiyacı var


Özetle PLAN şu:


BM, Batılı ülkelerin vergilerinin Yeni toplumu oluşturacak olan seçkin zümrenin devasa şirketlerince paylaşılmasını istiyor.


Yeni bir altyapı çünkü fosil yakıtların 2030’da tükeneceği iddia ediliyor.


Bunun için BM’ye göre bir dünya hükümetine gerek var. O da BM’nin kendisi olacak.


BM, salgının, 2030 gündemini hızlandırmak için altın bir fırsat olduğu konusunda Schwab’a katılıyor.


BM (Birleşmiş Milletler):

Kovid-19 krizi insan hareketlerini yeniden tasarlamak için bir fırsat.


Daha kapsayıcı ve erişilebilir toplumlar tasarlamak ve uygulamak için benzersiz bir fırsat.


Yeniden daha iyi inşa etmek için Güney Amerika ve Karayip büyüme modelini değiştirmek gerek


DEF’in ve BM’nin, "felaketlerin ve salgınların" toplumları biçimlendirmek için kullanılabileceğini söylemeleri kaygı verici.


Kovid-19’dan sonra yeniden daha iyi inşa etmek için risk temelli büyüme işbirliği


Yeniden daha iyi inşa için kapitalizmi yeniden icat etmeliyiz.


Yeniden daha iyi inşa: Basın, eğlence ve kültür endüstrisi için eylem planı


Bunu hafife almamalı ve ayrıntısıyla araştırmalıyız.


18 Ekim 2019 Cuma günü, salgın duyurulmadan birkaç ay önce New York’ta Pierre otelinde bir toplantı yapıldı.


Bu toplantıya çok önemli kişiler katıldı.


EVENT 201 Senaryosu


Şirket başkanları, politikacılar, kıdemli sağlık uzmanları ve eczacılar.


Toplantının amacı küresel bir salgın simülasyonuydu.


“Rastlantı olabilir”, değil mi?


Ama örnek olarak her nasıl olduysa Koronavirüs’ü, Yarasayı ve Çin'i kullandılar.


Koronavirüs - Yarasa - Çin


Simülasyon virüsün nasıl gelişeceğini, yayılacağını ve ancak halkın iş dünyasıyla, hükümetle ve kamu kurumlarıyla işbirliği yapınca denetim altına alınabileceğini kapsıyordu.


Yine “Yeni Dünya Düzeni” bizi kurtarıyor.


EVENT 201 Senaryosu