top of page

Türkiye BİLİMDE Kovid-19’dan SINIFTA KALDI

Güncelleme tarihi: 25 Şub 2023

Op. Dr. Bilgehan Bilge

Beyin, Sinir ve Omurilik Cerrahı

Yazıdan SATIR BAŞLARI…

● Üstün nitelikli bilimsel araştırma ve yayın sayımız göz önüne alındığında Türkiye’nin en başarılı ilk beş üniversitesinin toplamı bile dünyada en başarılı ilk 400 üniversite içine girmelerine yetmiyor. Bu kadar acınacak durumdayız anlayacağınız. Neden? Diye sorduğumuzda da konunun muhataplarının bin bir türlü bahanesi var. Matbaa’nın bize 200 yıl sonra gelmesinden başlamak üzere her bilim insanı kendi meşrebine göre bu acizliğimiz ile ilgili binlerce mazeret ortaya koyuyor.

● Sızlanmaların ve mazeretlerin hepsinin “doğru” olduğunu var sayalım ve temiz bir sayfa açalım.

Covid-19 bütün dünya için yepyeni bir olgu değil mi? Gece yağmış kar gibi, üzerinde hiç ayak izi olmayan, boş bir sayfa.

Ve koşu başlıyor!.. Sonuç? Covid-19 ile ilgili olarak 20 Haziran 2020 tarihine kadar “peer-reivewed” yani hakemli-saygın bilim dergilerinde yayınlanan makale sayısı 30.311 (otuz bin üç yüz on bir.) Türk bilim insanlarının katkısı 4 (dört) Sonuçlanmış klinik araştırma sayısı dünya toplamı : 2.817 (iki bin sekiz yüz on yedi.) Türkiye sonuçlanmış klinik araştırma sonucu?.: ? (soru işareti. Yani yok .)

Ama Şubat 2020 tarihinden itibaren gazetelerden okuduğumuz kadarı ile biz ; dünyanın en hızlı testini bulduk, kendi özgün tedavi protokolleri geliştirdik, ilaç sentezledik ve ürettik (eski bir ilacı ürettik.), aşıyı bile bulduk, bulacağız.

Ama bu yaptığımız işlerden hiç kimsenin yani dünya bilim camiasının haberi yok. Yine çok gerideyiz, yine nal topluyoruz. “Türkiye’de bir avuç gerçek bilim insanını tenzih ederim. Her şeye rağmen, bütün engellemelere rağmen, küçük düşürülmelerine rağmen, linç edilmelerine rağmen karşılıksız olarak cehalet ile yaptıkları mücadeye şapka çıkarır, önlerinde saygı ile eğilirim.”

 

HOCA BİZE TAKTI!..

Bu gün okuduğum bir haber nedeni ile çok üzüldüm.

Aslında mevcudiyetini tahmin ettiğim bir tablo ile yüzleşmeden ibaret bir durum olsa da, insanın kesin gerçekle karşılaşması acı verici oluyor.

Haber özetle şu:

Türkiye “üstün nitelikli bilimsel araştırmalar” liginde 39. sıraya gerilemiş.

Suudi Arabistan ve İran bizden iki kat fazla sayıda araştırma ile önümüze geçerken, nüfus ve bilimsel özgül ağırlığı malum Yunanistan’ın da gerisinde kalmışız 2020 yılı index’inde.

Üstün nitelikli bilimsel araştırma ve yayın sayımız göz önüne alındığında Türkiye’nin en başarılı ilk beş üniversitesinin toplamı bile dünyada en başarılı ilk 400 üniversite içine girmelerine yetmiyor.

Mesela Bilkent, İTÜ, Koç ve Boğaziçi üniversitelerinin bilimsel üretkenliklerini 5-10 kat arttırmaları halinde ancak ilk 500 içinde yer alma ihtimali var.

Bu kadar acınacak durumdayız anlayacağınız.

Çok aciziz.

Neden? Diye sorduğumuzda da konunun muhataplarının bin bir türlü bahanesi var.

Matbaa’nın bize 200 yıl sonra gelmesinden başlamak üzere her bilim insanı kendi meşrebine göre bu acizliğimiz ile ilgili binlerce mazeret ortaya koyuyor.

Teknoloji 1.0’ ve teknoloji 2.0’ı niye ıskaladın? Diye sorduğunuzda hazretlerin cevabı hemen hazırdır.

"-Vay efendim Osmanlı, istibdat, cehalet, ilim ve bilime irtica’nın vurduğu darbe ve engellemeler vs.

İş gelir “üniversite vardı da biz mi araştırma yapmadık.” Diklenmesine.

Peki Teknoloji 3.0, 4.0? Dediğinizde ise derler ki: O kadar geride kalmıştık ki yetişemedik!..

Oysa Cumhuriyetin kazanımları ve desteği ile geçen son yüz yıl içerisinde fersah, fersah arkamızdan gelip bilim kulvarında önümüze geçen ve nallarını topladığımız onlarca millet olduğu gerçeği utandırıcıdır.

Yukarıdaki sızlanmaların ve mazeretlerin hepsinin “doğru” olduğunu var sayalım ve temiz bir sayfa açalım.

Covid-19 bütün dünya için yepyeni bir olgu değil mi?

Bilim insanları için “bakir ve hiç keşfedilmemiş bir bilinmeyen.”

Gece yağmış kar gibi, üzerinde hiç ayak izi olmayan, boş bir sayfa.

Bütün dünya bilim insanlarının araştırma yapması, sorunu ve çözümü araştırması için yan yana start aldığı yepyeni bir parkur.

Ve koşu başlıyor!..

Sonuç?

Covid-19 ile ilgili olarak 20 Haziran 2020 tarihine kadar “peer-reivewed” yani hakemli-saygın bilim dergilerinde yayınlanan makale sayısı 30.311 (otuz bin üç yüz on bir.) Türk bilim insanlarının katkısı 4 (dört)

Sonuçlanmış klinik araştırma sayısı dünya toplamı : 2.817 (iki bin sekiz yüz on yedi.)

Türkiye sonuçlanmış klinik araştırma sonucu?.: ? (soru işareti. Yani yok .)

Ama Şubat 2020 tarihinden itibaren gazetelerden okuduğumuz kadarı ile biz ; dünyanın en hızlı testini bulduk, kendi özgün tedavi protokolleri geliştirdik, ilaç sentezledik ve ürettik (eski bir ilacı ürettik.), aşıyı bile bulduk, bulacağız.

Ama bu yaptığımız işlerden hiç kimsenin yani dünya bilim camiasının haberi yok.

Yine çok gerideyiz, yine nal topluyoruz.

Neden?

“Hoca bize taktı.” mı diyeceksiniz?

Bırakın artık bu tembel öğrenci mazeretlerini.

Hoca size takmadı. Siz size taktınız.

Osmanlı İmparatorluğundan itibaren bilimsel özgürlükten feragat ettiniz.

Siyaseten serbest olduğunuzda üniversiteleri oğlunuz, gelininiz, kayınçolarınız ile doldurdunuz.

Siyaseten birazcık baskı yediğinizde ise iktidar kimde ise onun borazanlığını yaptınız.

Sorun ne matbaa’nın iki yüz yıl geç gelmesi ne de hoca’nın size takması..

Sorun sizin liyakatsizliğiniz…

Ve bu liyakatsizliği genetik ve siyasi olarak bir sonraki nesile aktarma hokkabazlığınız.

Sorun size üniversitelerin, kürsülerin, gazoz kapağından çıkar gibi akademik ünvanların emanet edilmesi,

Sorun bilimi, akademik kariyeri : bilim-çokomel ilişkisi olarak görmeniz.

Ama,

Hoca size takmak üzere haberiniz olsun.

O çokomelleri de bir an önce yiyip bitirin çünkü teneffüs zamanı doluyor.

“Türkiye’de bir avuç gerçek bilim insanını tenzih ederim. Her şeye rağmen, bütün engellemelere rağmen, küçük düşürülmelerine rağmen, linç edilmelerine rağmen karşılıksız olarak cehalet ile yaptıkları mücadeye şapka çıkarır, önlerinde saygı ile eğilirim.”

Op. Dr. Bilgehan Bilge

Beyin, Sinir ve Omurilik Cerrahı

Kaynaklar:

İlişkili Haberler:

516 görüntüleme

İlgili Yazılar

Hepsini Gör

コメント