Önce OTİZMLİ oğlunu iyileştirdi, Sonra aynı yöntemle binlerce çocuğu… Nörolog Dr. Natasha Campbell
- CoronaGerçeği
- 12 Oca
- 5 dakikada okunur
17.04.2018
Otizmli oğlunu iyileştirdi, sonra aynı yöntemi binlerce çocuk için kullandı. Yetmedi; şizofreni, depresyon, MS, epilepsi gibi yüzlerce hastaya da uyguladı. Kitabı 1 milyon satan Nörolog ve Beslenme Uzmanı Doktor Natasha Campbell McBride, İstanbul'a geldi. İstanbul Üniversitesi Çapa Tıp Fakültesi'nde sempozyuma katılan ünlü doktor, doğal diyetini CNN TÜRK'ten Leyla Ataman'a anlattı.
Oğlu ile başladı, dünyada binlerin umudu oldu.
Amerikalı nörolog ve beslenme uzmanı Dr Natasha Campbell McBride.
Üstelik yaptığı sihir ya da mucize değil, doğa diyet.
Otizm yanında şizofreni, disleksi, depresyon, hiperaktivite bozukluğu, epilepsi, MS gibi birçok hastalığa da şifa oldu.
Hepsinin kaynağını aynı yere bağlıyor doktor.
Bozuk bağırsak florası nedeniyle beynin toksinleşmesi. Bağırsak beyinden bile daha önemli.
Yaşadığımız mikro sistemde vücudumuz bir kabuk aslında ve yaşadığımız her şey bağırsak florasından kaynaklanıyor. Orası çok iyi organize olmuş bir mikro dünya.
En az 4-5 saat kaynatılmış et suyu ve ev yapımı yoğurt, bağırsak florasını onarmaya birebir.
Yine nar ekşisi, ev yapımı sirke, organik yumurta ve kefirle beslenenlerde şizofreni ve bipolar bozuklukların büyük oranda tedavi edildiğini biliyoruz.
Dr. McBride süreci anlatırken antibiyotik kullanımına da dikkat çekiyor.
Antibiyotikler fazla kullanılırsa beyni bitirir.
Yediğimiz yiyecekler ve çevredeki toksik yük hangi hücrelerin baskın kalacağını ve hangi kanser hücrelerinin yanacağını belirliyor.
Kanser, MS gibi rahatsızlıklar böyle oluşuyor.
Benim çocuğuma otizm tanısı konulduğunda bu benim kişisel bir meselem oldu.
Ve o anda profesyonel mesleğimin otizm konusunda bir şey yapamayacağını öğrendim.
Bunu asla kabul edemezdim ve araştırmalarıma hız verdim.
O zaman fark ettim ki otizmli çocukların hepsinin bağırsak florasında problem var.
Ve anladım ki bu florayı iyileştirirsem otizm de yok olacak.
Şimdi çocuğum 21 yaşında, Cambridge Üniversitesi'nde okuyor ve çok sağlıklı.
Şu an dünyanın her yerinde binlerce otizmli çocuğu hayata döndürmek için uğraşıyorum.
1 milyon satan kitabında önemli bir de iddiası var doktorun.
Yaşlılıkta şekeri yeterince işleyemeyen vücut alzheimer, kalp hastası, diyabet, obezite ve kanser olur.
Bütün hastalıkların temeli şeker aslında.
Hazır gofret, dondurma, enerji içecekleri, gazlı içecekler, irmik, jöle, krema, işlenmiş et ürünleri, konserve sebze ve meyvelerden uzak durun.
Onun yerine bol bol balık tüketin.
Türklerin ataları doğru beslenmiş.
Özellikle ev yapımı yoğurtla beslenmeye özen gösterin.
BAĞIRSAK ve PSİKOLOJİ SENDROMLARI
Peki, bağırsak ve psikoloji sendromundan bahsedelim. Bugün sizdeki kitap budur. Durumu burada açıklıyorum. Bağırsak ve psikoloji sendromunda beyni tanımlıyorum.
Bu hastalarda ne olur?
Kan-beyin bariyeri hasar almıştır bu çocuklarda ve yetişkinlerde.
Çünkü kan-beyin bariyeri, sindirim sisteminizdeki o enterositlerin abileri-ablaları olan hücrelerden yapılmıştır, benzerlerdir, epiferiyel hücrelerdir. Ayrıca onlar arasında sıkı bağlantılar da vardır. Birbirlerine tutkalla yapışmışlardır sanki. Ve o toksinler, sindirim sistemindeki tutkalı ayrıştıran, kana girip kan-beyin bariyerine eriştiklerinde aynı şeyi burda da yaparlar; tutkalı ayrıştırılar, çözerler ve kan-beyin bariyerini açarlar. Ve tüm bu toksinler ve mikroplar, oto-immün hücreler, oto-immün saldırır; beyne gider ve beyne saldırır. Ve ne tür toksin karışımının girmesine göre, kaç tane toksin, kişinin yapısı; ne tür bir immün saldırı oluyor... Beyin bir grup semptom oluşturur.
Ve bazen psikiyatristler bu psikolojik sendromları bir teşhis kutucuğunda toplayıp ona isim verirler; ona şizofreni derler vey otizm derler veya başka bir şey derler. Ancak çoğu lişide psikiyatristler bunu yapamazlar; çünkü her insan eşsizdir; her insanda eşsiz bir bağırsak florası vardır, eşsiz bir beyin vardır. O sebeple eşsiz semptomlar oluşturur kişiler. Bu problemi olan çocukların %80'inde olan bu. Biraz otizmi var, biraz ADHD-dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu var, biraz disleksi, biraz dispraksi var, biraz ondan, biraz bundan ve hiçbiri bir teşhis kutucuğuna sığmıyor. Ve bu çocuklarda çocuk doktorları işleri yavaşlatıyor, erteliyor; çocuğun ebeveynlerine, çocuğu gözlem için 6 ay sonra getirin diyor, sonra tekrar bir 6 ay sonra getirin diyor, sonra tekrar 6 ay sonra getirin diyor, çocuğa teşhis konana dek.
Değerli zaman böyle boşa harcanıyor; çocuğa yardım edebilecekken.
Çünkü GAPS Beslenme Protokolünü başlattığımızda; çocuk ne kadar küçükse, o kadar çabuk iyileşir ve daha iyi iyileşir. Bu durumda çocuk ne fazla bulunursa; beyin toksinlerle bombardımana tutulurken beyne daha fazla hasar verilir. Ve çocuk daha fazla gelişme kaçırır, çocuk için iyileşmek daha güç hale gelir, daha uzun sürer ve daha az tamamen iyileşme olur.
Bu yüzden ebeveynlere söylerim hep; lütfen tanıdığınız herkese söyleyin, sindirim sorunları olan çocukları olan ailelere söyleyin derim,
herhangi tür bir sindirim problemi olan çocukları olan ailelere; teşhis için beklemeyin!
Mental semptomların gelişmesini beklemeyin. Programa hemen şimdi başlayın! Sindirim sistemini hemen şimdi iyileştirin. 2-3 yaşlarında bir çocuğu benim protokolüme sokuyorlar ve 6 ay sonra ilerliyorlar, tamamen iyileşiyorlar, iyi oluyorlar, bu çocuklar iyi oluyorlar.
Peki neler oluyor? Bu toksinler çocuğun beynine gittiğinde ne tür GAPS durumlarından bahsediyoruz, çocuğun beyninde olan? Büyük çoğunluk, otistik çocukların %99'undan fazlası, mükemmel normal bir beyinle doğuyorlar, bunlar normal çocuklar doğduklarında.
Ancak çocuk anormal florayı annesinden alır birinci gün ve hayatının ilk iki yılında toksin nehri bağırsaktan beyne akmaya başlar ve beyni toksisiteyle tıkar.
Bu çocuklar aslında kendi bağırsak floraları tarafından zehirlenirler.
Nasıl öğrenme gerçekleştirirler? Hepimizin çocukları var, nasıl öğrenirler?
Her şeyi dinlerler, herkese bakarlar, her şeye dokunurlar, her şeyi ağızlarına alırlar...
Ne yapıyorlar? Duyu organlarını kullanıyorlar; duyorlar, görüyorlar, dokunma hassasiyetleri, tat alma tomurcukları... Çevreden bilgi toplamak için bu organlarını kullanıyorlar. Sonra bu bilgiyi beyne aktarırlar. Beyin bu bilgiyi işler ve bu bilgiden bebek öğrenir. Bebek öğrenir ki, bu anne, bu baba... Onlara güvenebilirim. Bu oyuncak, bu oyuncakla şu şekilde oynarım. Bu yiyecek, bunu şöyle yerim. Bunlar etrafımdaki çocuklar, onları taklit ederim, onların yaptıklarını yaparım.
Ancak çocuğun beyni toksinle tıkanmışsa beyin bu bilgiyi doğru işleyemez.
Bu bilgi gürültüye dönüşür kafalarında. Ve bu gürültüden çocuk yararlı bir şeyler öğrenemez.
Otistik çocuklar yolda bir yabancı görüp onun elini tutup onunla yürüyebilir, anne arkasından koşup ona adını söyleyerek bağırmasına rağmen. Çünkü anne de herhangi bir yabancıdan, herhangi bir insandan farksız olmuştur. Oyuncakla ne yapacaklarını bilmezler, yiyecekle ne yapacaklarını bilmezler, etraflarındaki diğer çocuklarla ne yapacaklarını bilmezler.
Bu çocuklar bir sisin, toksik bir sisin içindedirler, bu yüzden öğrenemezler.
Ve bu sis daha çok devam ettikçe, çocuk daha fazla bu toksik siste takılı kaldıkça beyne daha fazla fiziksel zarar verilir; beynin yapısına, anatomisine.
3 yaşındaki otistik çocuklara beyin taraması yaptığımızda tamamen mükemmel bir beyin görüyoruz. 23 yaşındaki bir otistik kişide bu taramayı yaptığımızdaysa hasar görmüş bir beyin görüyoruz, beynin hasar görmüş alanlarını görüyoruz.
Çünkü bu toksin bombardımanı, oto-immünite, mikroplar, aylar ve aylar ve yıllar ve yıllar sonra beyne hasar verir. Ve tabi ki böyle bir kişiye yardım etmek çok daha zordur; küçük bir çocuktansa, henüz beyni taze olan bir çocuğa kıyasla daha zordur, daha normal olan bir beyne göre bu toksin nehrini durdurmak daha zordur. Eğer toksin seviyesi farklıysa ve toksinler farklıysa, çocuk otistik olmayabilir, ancak hiperaktif olabilir, dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu, rahatsızlığı geliştirebilir veya hiperaktivitesi olmadan dikkat eksikliği, bozukluğu, rahatsızlığı geliştirebilir veya çocuk disleksik veya dispraksik olabilir. Veya çocuk genellikle belli bir teşhis kutucuğuna da uymaz çünkü bireysel, eşsiz semptomları vardır.
Beyin, fiziksel yapısına zarar verecek kadar, yeteri kadar toksin biriktirdiğinde bu çocukların bir bölümünde beyin, bir güvenlik duvarı oluşturur. Temizleyici, hayatta kalma prosedürüdür. Bir elektrik dışlanmasını gönderir ve çoğu toksini dışarı göndererek temizleme yapar. Tüm parazitleri öldürür, toksinleri temizler, kendini temizler. Bu epileptik nöbettir.
Epilepsi, beynin bir hayatta kalma prosedürüdür.
Ve öğrenme güçlükleri spektrumunun en ağırlarında, çocukların %80'inde görüyoruz bu nöbetleri olan, çünkü daha fazla toksinleri var. Bu spektrumun en hafifinde %10 ile daha az nöbetimiz var bu hayatta kalma prosedürünü geliştiren çocuklarda.
Bu çocukların en son ihtiyacını duyduğu şey, başka bir toksindir gelen, anti-epileptik ilaç şeklinde olan.
Toksinleri kaldırmalıyız.
O yüzden tıbbın yapması gerek ilk şey, bu çocukları GAPS Beslenme Protokolüne almaktır, onları diyete sokmaktır.
Bağırsak duvarını astarlamak, iyileştirmek için. Bağırsak florasını değiştirmek için, patojenleri bağırsaktan almak için. O zaman bu toksin nehri duracaktır.
Ve beyin kendini temizleyecektir.
Beynin kendini temizlemek gibi güzel bir yeteneği vardır. KEndini sürekli temizler beyin. Ve kendini sürekli yeniler beyin. Aynı, sindirim sisteminde olduğu gibi her zaman o küçük enterositler doğmaktadır. Aynı şey beyinde de olur. Çoğu beyin hücresi kısa bir hayat yaşar, ölür ve bebek hücrelerle yenilenir, yeni doğan bebek hücrelerle.
Beynin kendini yenilemek gibi iyi bir özelliği vardır, iyileşmek ve kendini temizlemek gibi.
Tek yapmanız gereken o gelen toksin nehrini durdurmaktır. Ve çocuk gelişmeye başlar o zaman. Ve çocuk iyileşmeye başlar.
Ve aynı şey yetişkinler için de doğrudur.
Bu çocuklar büyüdüklerinde onları doğru tedavi etmediğimiz müddetçe GAPS yetişkinleri olurlar.
Kaynaklar :
Comments