top of page

Prof. Dr. Sucharit Bhakdi'den Başbakan Dr. Angela Merkel'e Açık Mektup

Güncelleme tarihi: 25 Şub 2023

Almanya'nın Mainz kentinde yaşayan, Tıbbi Mikrobiyoloji uzmanı Emeritus Profesör Dr. Sucharit Bhakdi, Almanya Başbakanı Dr. Angela Merkel'e bir Açık Mektup yazdı ve Kovid-19'a verilen tepkinin acilen yeniden değerlendirilmesi çağrısında bulunarak beş yaşamsal soru sordu.


Videosu 12 saatte 350.000 izlendi. (Türkçe altyazılı videosu hazırlanıyor)


Açık mektup Tıbbi Mikrobiyoloji Profesörü Sucharit Bhakdi’den ,,Johannes Gutenberg Üniversitesi Mainz den emekli,, Almanya Başbakanı Angela Merkel’e . Profesör Bhakdi Covid-19'a karşı tepkilerin acilen yeniden değerlendirilmesi çağrısında bulundu. Ve ona 5 çok önemli soru sordu. Mektup 26 Mart 2020 tarihli.


İşte Mektubun Türkçesi


Açık Mektup


Sayın Başbakan,


Johannes Gutenberg Üniversitesinden emekli , uzun yıllar tıbbı mikrobiyoloji enstitüsünde müdürlük yapmış biri olarak covid-19 virüsünün yayılımını azaltmak için şu anda halk yaşamı üzerinde yapılan geniş kapsamlı kısıtlamaları ciddi derecede sorgulama zorunluluğu hissediyorum.


Niyetim kesinlikle ne politik mesaj vermek ne de virüsün tehlikelerini hafife almaktır. Ancak mevcut verileri ve gerçekleri göz önüne sermeye bilimsel katkıda bulunmanın vazifem olduğunu hissediyorum. Ve ayrıca bu hararetli tartışmada kaybolma tehlikesiyle karşı karşıya olan sorular sormak istiyorum.


Endişemin altında yatan neden tamamıyla şu an büyük ölçüde hali hazırda Almanya'da uygulanan ve Avrupa'nın büyük bir bölümünde hayata geçirilen köklü sınırlama önlemlerinin öngörülemeyen sosyo-ekonomik sonuçlarıdır.


Dileğim gerekli öngörüyle halk yaşamını kısıtlamanın avantajlarını , dezavantajlarını ve uzun vadede bunu sonuçlarının etkilerini ciddi olarak tartışmaktır.


Bu maksatla bugüne kadar yeterli yanıtlar alamadığım ancak dengeli bir analiz için vazgeçilmez olan 5 soruyla karşı karşıyayım.


Sizden çabuk yorum yapmanızı ve aynı zamanda da Federal Hükumete ülke çapında etkili bir şekilde risk gruplarını halkın yaşamını kısıtlamadan koruyacak stratejiler geliştirmeleri çağrısında bulunmanızı isteyeceğim


Saygılarımla..

Prof Em. Dr. med. Sucharit Bhakdi



1. İstatistikler


Robert Koch tarafından kurulan, Enfeksiyolojide, hastalık ve enfeksiyon arasındaki geleneksel ayrım yapılır. Bir hastalık için klinik belirtiler gerekir. Bu yüzden sadece ateş öksürük gibi semptomları olan hastalar yeni vakalar olarak istatistiğe dahil edilir.


Diğer bir deyişle, covid-19 testiyle belirlenen yeni bir enfeksiyon demek tam olarak hastanede yatağa ihtiyaç duyan yeni bir hasta demek değildir. Ancak şu an farz edilen tüm enfekte olmuş insanların % 5 inin ciddi şekilde hasta olmaları ve solunum desteğine ihtiyaç duymalarıdır. Bu tahmine dayalı öngörüler sağlık sisteminin aşırı yükleneceğine yöneliktir.


Sorum;

Bu öngörüler semptom geliştirmeyen enfekte olan hastalar ve gerçekten hasta olanlar arasında ayrım yapıyor mu?

2. Tehlikelilik


Uzun zamandır bir dizi corona virüsü medya tarafından fark edilmeden zaten ortalıkta dolaşmakta. Şayet covid-19 virüsünün mevcut diğer corona virüslerinden daha tehlikeli olmadığı ortaya çıksaydı, bütün karşı önlemler belli ki gereksiz olurdu.


Uluslarası tanınan International Antimicrobial Agents dergisi çok yakında tam da bu meseleye dikkat çeken bir yazı yayımlayacak. Çalışmanın ön sonuçları hali hazırda bugün görülebilir ve tehlike anlamında yeni korona virüsün eskisinden farklı olmadığı sonucuna varılabilir. Yazarlar, bunu "SARS-CoV-2: Korku Verilere Karşı" başlıklı yazılarında ifade ediyorlar..


Sorum:

Diğer coronavirüs enfeksiyonlarına kıyasla covid-19 tanılı hastaların yoğun bakım ünitelerinde sebep oldukları mevcut yoğunluk nasıldır? Ve bu veriler hükumet tarafından daha fazla karar vermekte ne ölçüde hesaba katılıyor? Ayrıca, yukarıdaki çalışma bugüne kadarki planlamalarda hesaba katıldı mı? Burada da elbette “tanılanmış” demek: Kişinin hastalığında virüsün önemli bir payının olması demektir, önceki hastalıklarının değil.


3. Yayılması


Süddeutsche Zeitung'daki bir rapora göre, çok alıntı yapılan Robert Koch enstitüsü bile covid-19 için ne kadar test edildiğini tam olarak bilmiyor. Ancak bununla birlikte test hacmi arttıkça vaka sayısında da hızlı bir artış olduğu bir gerçektir.


Bu nedenle virüsün sağlıklı popülasyonda zaten fark edilmeden yayıldığından şüphe etmek mantıklıdır.

Bunun iki sonucu olur. Birincisi; resmi ölüm oranı çok yüksektir -26 Mart 2020 de örneğin 37.300 enfeksiyondan 206 ölüm meydana gelmiş (yani %0.55 oranında). İkincisi; virüsün sağlıklı popülasyonda yayılmasını önlemenin mümkün olmadığı anlamına gelir.


Sorum;

Virüsün gerçek yayılımını doğrulamak için halihazırda "sağlıklı genel nüfusun" rastgele örnekleme usulü bir araştırması var mı veya yakın gelecekte planlanıyor mu?

4. Ölüm Oranı


Almanya’da ölüm oranındaki artış korkusu (şu anda %0.55) medyanın yoğun ilgisine maruz kalıyor. Birçok kişi, zamanında harekete geçilmezse İtalya (%10) ve İspanya’da (%7) olduğu gibi hızla artacağı konusunda endişe duyuyor.


Aynı zamanda, ölüm sırasında bu virüsün mevcut olduğu tespit edilir edilmez, ölümdeki diğer faktörler gözetilmeksizin ölümler "virüs kaynaklı ölümler" şeklinde bildirilerek dünya genelinde hata yapılıyor.


Bu, enfeksiyolojinin temel prensibini ihlal eder. Sadece bir etken hastalıkta ya da ölümde önemli bir rol oynadığı kesinse tanılanabilir.

Almanya Bilimsel Tıp Dernekleri Birliği açıkça kendi kurallarında yazmaktadır.;

Ölüm nedenine ek olarak Ölüm belgesinde üçüncü sırada yer alan ilgili hastalık ile nedensel bir zincir belirtilmelidir. Zaman zaman dört bağlantılı nedensel zincir de belirtilmelidir.


Şu anda virüsün gerçekte kaç ölüme neden olduğunu belirlemek için en azından geçmişe bakıldığında, tıbbi kaynakların daha kritik analizlerinin yapılıp yapılmadığına dair resmi bir bilgi bulunmamaktadır.


Sorum:

Almanya covid-19 genel şüphe trendini takip mi etti? Bu kategorizeleştirmeyi diğer ülkelerde olduğu gibi eleştirel olmayan bir şekilde sürdürmek niyetinde mi? Öyleyse gerçek corona ile ilişkili ölümler ve ölüm anında kazara virüs varlığı arasında nasıl bir ayrım yapılır?

5. Karşılaştırılabilirlik


İtalya'daki dehşet verici durum tekrar tekrar referans senaryosu olarak kullanılıyor. Ancak o ülkede virüsün gerçek rolü birçok nedenden dolayı tamamen belirsizdir, sadece yukarıdaki 3. ve 4. noktaların burada geçerli olması nedeniyle değil, aynı zamanda bu bölgeleri özellikle savunmasız hale getiren istisnai dış faktörler olduğu içindir.


Bu faktörlerden biri, İtalya’nın kuzeyinde artan hava kirliliğidir. Dünya Sağlık Örgütü tahminlerine göre bu durum, virüs olmadan bile 2006'da sadece İtalya’nın en büyük 13 şehrinde yılda 8000'den fazla ek ölüme yol açtı. Durum o zamandan beri önemli ölçüde değişmedi. Son olarak hava kirliliğinin çok genç ve yaşlılarda viral akciğer hastalıkları riskini büyük ölçüde arttırdığı da gösterilmiştir.


Ayrıca bu ülkede (İtalya'da) riskli kesimde olan nüfusun %27.4 'ü, İspanya‘da da %35.5 'i gençlerle yaşıyor. Almanya’da ise bu oran yalnızca %7. Buna ek olarak TU Berlin’deki Sağlık Bakım Yönetimi Başkanı Prof. Dr Reinhard Busse’ye gore Almanya yoğun bakım üniteleri açısından İtalya’dan çok daha iyi donanımlıdır, yaklaşık 2.5 kat daha fazla.


Sorum:

Nüfusu bu temel farklılıklardan haberdar etmek ve insanların İtalya ve İspanya’daki senaryoların burada gerçekçi olmadığını anlamalarını sağlamak için ne tür çabalar harcanıyor?


Kaynak:

Bilişim Meraklısı insanlık 2.0 YouTube Kanalı

921 görüntüleme

İlgili Yazılar

Hepsini Gör

Comments