Başka bir örnek ise, küresel iklim değişikliğinin ısınmaya olan etkilerini potansiyel olarak tersine çevirmeye yardımcı olabilecek ve genellikle topluca jeo-mühendislik olarak adlandırılan teknolojiler dizisidir.
Bunlardan biri de kişisel olarak dikkatimi çeken
Stratosferik Aerosol Enjeksiyonu veya kısaca SAI.
Bu yöntem, stratosferi, volkanik patlamaların yaptığı gibi güneşin ısısını yansıtmaya yardımcı olabilecek parçacıklarla tohumlama yöntemidir.
Bir SAI programı, küresel sıcaklık artışlarını sınırlayabilir, daha yüksek sıcaklıklarla ilişkili bazı riskleri azaltabilir ve dünya ekonomisine, fosil yakıtlardan geçiş için ek zaman sağlayabilir.
Bu süreç aynı zamanda nispeten ucuzdur. Ulusal Araştırma Konseyi, tam olarak uygulanacak bir Stratosferik Aerosol Enjeksiyonu programının yıllık yaklaşık on milyar dolara mal olacağını tahmin ediyor.
Ne kadar umut verici olsa da, SAI konusunda ilerlemek, hükümetimiz ve uluslararası toplum için bir dizi zorluğu da beraberinde getirecektir.
Teknik açıdan, okyanus asitlenmesi gibi diğer iklim değişikliği etkilerini ele almak için SAI'ın yanında hâlâ sera gazı emisyonu azaltımları yapılması gerekecektir, çünkü SAI tek başına atmosferden sera gazlarını gidermeyecektir.
Jeopolitik açıdan bakıldığında bu teknolojinin hava koşullarını değiştirme ve Dünyan'nın bazı bölgelerine FAYDA sağlarken, diğer bölgelerine ZARAR verme potansiyeli,
bazı ulusların sert muhalefetine sebep olabilir.
Diğerleri, SAI'ın faydalarından yararlanabilir ve karbondioksit azaltımına yönelik taahhütlerinden geri adım atabilirler. Ve diğer çığır açan teknolojilerde olduğu gibi, SAI ve diğer jeomühendislik girişimlerinin devreye alınması ve uygulanmasına rehberlik edecek küresel normlar ve standartlar eksiktir.
Kaynaklar :
Comments