ABD: Yurttaş gazeteciliği yapanların çektiği yeni videolarda da ABD medyası tarafından “savaş alanı” diye tarif edilen hastanelerin aslında hala nasıl çok sakin olduğu görülüyor.
Avusturya: Medyada çıkan bir haberde belirtildiği gibi, Avusturya’da da “korona ölümleri” sanki “fazla özgürce” tanımlanıyor: “Virüsü kapmışsanız, ama başka bir şeyden ölürseniz, yine de koronadan ölmüş sayılıyor musunuz?" Avusturya Sağlık Bakanlığı Korona Görev Gücü üyelerinden Rudi Anschober ve Bernhard Benka bu soruyu, "evet" diye yanıtlıyor. “Şu anda açık bir kural var: Koronalı ölümler de koronadan ölümler de aynı istatistik başlığı altında sayılıyor.” Hastanın gerçekten neden öldüğü konusunda hiç ayrım yapılmıyor.
Başka bir deyişle, femur kemiği boynu kırığı ile ölen 90 yaşında bir insan, ölümünden birkaç saat önce korona virüsü kapmış bile olsa koronodan ölmüş sayılıyor. Bu sadece bir örnek.”
Almanya: Almanya’daki Robert Koch Enstitüsü, aerozollerle damlacık enfeksiyonu riskinin fazla yüksek olduğunu ileri sürerek, testleri pozitif çıkmış ölülerin, otopsilerinin yapılmamasını tavsiye ediyor. Bu ise çoğu vakada, gerçek ölüm nedeninin artık belirlenemeyeceği anlamına geliyor. Bir patoloji uzmanının bu konudaki yorumu şöyledir: “Kimin aklına bunda bir kötülük olduğu gelirdi ki! Şu ana kadar, patoloji uzmanları için; HİV/AİDS, hepatit, tüberküloz, PRİON hastalıkları, vb. gibi bulaşıcı hastalıklarda bile, uygun güvenlik önlemleriyle otopsi yapmak sıradan bir işti. Dünyanın dörtbir yanında binlerce insanı öldüren ve ülkelerin ekonomilerini gerçekten durma noktasına getiren bir hastalıkta, elimizde yalnızca çok az sayıda otopsi bulgusunun (Çin’de altı hasta) mevcut olması çok dikkat çekici. Hem salgın polisinin, hem de bilim dünyasının bakış açısından, otopsi bulgularına özellikle yüksek düzeyde kamuoyu ilgisi olmalıydı. Halbuki tam tersi oluyor. Testleri pozitif çıkmış bulunan ölülerin gerçek ölüm nedenlerini öğrenmekten mi korkuyorsunuz? Otopsiler yapılsaydı koronaya bağlı bu ölüm sayıları, ilkbahar güneşinde eriyen karlar gibi eriyip gider miydi yoksa?”
İtalya: Rus uzmanlar, Lombardiya’daki bakımevlerinde "garip ölümler" olduğunu farkettiler: “Gazete haberlerine göre, Gromo kasabasında korona virüslü olduğu söylenen insanların, sadece uyuyup bir daha uyanmadıkları birkaç vaka kaydedilmişti. Ölenlerde o zamana dek hastalığın hiçbir gerçek belirtisi gözlenmemişti. (...) Bakımevi müdürünün daha sonra, Rusya’nın resmi haber ajansı RIA Novosti’deki bir söyleşide netleştirdiği gibi, ölenlerin gerçekten korona virüsüyle enfekte olup olmadıkları belirsizdir, çünkü bakımevindeki kimse daha önce teste tabi tutulmuş değildir. (...) Rusya’dan gelen doktor ve hemşire ekiplerinin çalıştığı bakımevlerinde, koridorlar, yatak odaları ve yemek odaları dezenfekte edilmektedir.”
Benzer vakalara ait haberler Almanya’dan da gelmiştir: Bakımevinde bu hastalığın belirtilerini göstermeyen hastalar, mevcut sıradışı durumda, birden bire ölüyor ve sonra da “korona ölüleri” olarak kabul ediliyor. Burada da yine şu ciddi soru ortaya çıkmaktadır: Kim virüs nedeniyle ölüyor, kim bazen aşırıya kaçan önlemlerden ölüyor?
Bakım hizmetlileri: Süddeutsche Zeitung gazetesi verdiği habere göre: “Avrupa’nın dört bir yanında bakım hizmetlilerinin artık yaşlıları ziyaret edememesi – ya da çalıştıkları ülkeleri telaşla terkederek evlerine dönmüş olmaları nedeniyle pandemi, yaşlıların evde bakımını tehdit ediyor.”
Son olarak: Stanford Üniversitesi Tıp profesörü Dr. Jay Bhattacharya kendisiyle ile yapılan yarım saatlik söyleşide Kovid-19’a ilişkin “konvansiyonel (klasik) bilgeliği” sorgulamaktadır. Şu anki önlemlere, çok belirsiz ve kısmen güvenilir olmayan veriler esas alınarak karar verilmiştir.
► Kaynak: A Swiss Doctor On Covid-19
Bình luận