top of page

Kovid Sözcükleri ve Algı Yönetimi

Güncelleme tarihi: 25 Şub 2023

Yazıdan SATIR BAŞLARI...

  • Kovid histerisini ve fobisini harlamakta kullanılan hileli sözcük seçimi normalleşme sözcüğüyle sınırlı değil.

  • Genelge : “Kimse evinden çıkmayacak” diye genelge olmaz. Yazıldıysa geçersizdir, yok hükmündedir. Bunu istisnasız her hukukçu bilir. On binlerce hukukçunun neden sustuğunu kendilerine sorun, bana değil.

  • Pandemi : Bu sözcüğü kullanan birinin eleştirel ve bağımsız düşünebildiğinden kuşkulanırım. Çünkü bildiğiniz “küresel salgın” demektir, teknik bir anlamı yoktur. Salgın sözcüğünün yerine bunun kullanılması algı yönetimidir.

  • Aşı : Pfizer ve Moderna’nın geliştirdiği ve neredeyse hiçbir test ve onay sürecinden geçmeden insanlara vurulan, doktorların içinde ne olduğunu bilmedikleri şey aslında aşı değil, iğne. Sağlık Bakanlığı’nın bu maddenin bir aşı olduğunu kanıtlayabilecek hiçbir bilgisi yok.

  • Aşı Hakkı : Hak, seçme ve kullanma iradesinin kişide bulunduğu şeydir. Zorunlu şeylere hak denmez

  • Genelge, hukuki bir metin değil. Pandeminin varlığı belli değil. Aşı, aşı değil.

 

Kovid Sözcükleri ve Algı Yönetimi


Kovid histerisini ve fobisini harlamakta kullanılan hileli sözcük seçimi normalleşme sözcüğüyle sınırlı değil. İnsanlar düşünceden uzaklaşıp anlamsız korkuya teslim oldukça bu liste uzayacağa benzer.


cumhurbaşkanı :

Bunu daha önce yazmıştım. Bu ülkenin bir cumhurbaşkanı yok; başbakan tek başına yönetiyor. Cumhurbaşkanı sözcüğü eski anayasada başbakanın üzerinde yasamayı ve yürütmeyi veto yetkisi olan kişinin adıdır. Sistem Batı’da yasama ve yürütmenin birbirinden ayrılması amacıyla kurgulanmıştır. Zaten reisicumhur sözcüğü 19. Yy’da Fransızca président de la République karşılığı olarak türetilmişti. Yeni anayasada veto diye bir şey olmadığına göre hükümeti kuran kişinin adı başbakan olmalıydı. Bunun yerine cumhurbaşkanı adının seçilmesinin amacı bilinçaltı etki yaratması ve kuvvetler ayrılığının sona erdiğine, sistemin kökten değiştiğine bozulduğuna halkın uyanmamasıdır.


kabine :

İngiliz ve Amerikalıların “bakanlar kurulu” anlamında kullandığı cabinet sözcüğünün yamultmasıdır. Türkçe sözcükleri bayağı bulan züppe politikacı ve gazeteci taslakları bu sözcüğü dilimize ittire ittire soktular. “Cumhurbaşkanlığı Kabinesi” biçiminde kullanımı sorunludur. Çünkü Türkiye’de bakanlar kurulu yoktur. 2017’deki anayasa değişikliği ile kaldırılmıştır. “Cumhurbaşkanlığı Kabinesi’nde şu kararlar alındı” diye verilen haberler yalandır. Bu kararları Cumhurbaşkanı kendi alıyor. Ortada bir kurul olduğu izlenimi vermek için anayasada olmayan bu uyduruk sözcüğü kullanıyorlar. Hukuk açısından böyle bir kurul yoktur, dolayısıyla aldığı karar da geçersizdir. Zaten Cumhurbaşkanı kararnamesi de çıkmıyor, yani aldıklarını öne sürdükleri kararların yazısı yok ortada. Bu kararlar aslında hiç olmadı. Böyle yapmalarının nedeni bunların kendi yaptıkları anayasaya ve yasalara aykırı kararlar olmasıdır. Çünkü hayalet kararları mahkemeye götüremez, itiraz edemezsiniz. Düşünmeyi yeterince unutmuşsanız ortada bir kurul veya karar olduğunu sanır, kuzu gibi uyarsınız.


genelge :

Osmanlıca tamim, gavurca sirküler (İng. circular, Fr. circulaire) sözcüklerinin karşılığıdır. Kişi öbeği, kişi çemberi anlamındaki Latince circul’dan gelir. İmza sirküleri var ya hani, noterde yapılır… Hah, işte bu imza sirküleri bir şirketin iç işlerini düzenleyen bir genelgedir aslında. Bir bakanlık veya hükümet genelge /sirküler çıkardığında bu, kurumların iç işlerini düzenleyen bir belge olur. “Ali sen nöbete kal, Veli sen üniformanı giy” gibi. Yurttaşa yönelik bir içeriği olmaz. Amasya Genelgesi’ni anımsayın, gizli tutulması buyruğuyla yalnızca ilgililere gönderilmiştir, halka açık bir çağrı değildir. “Kimse evinden çıkmayacak” diye genelge olmaz. Yazıldıysa geçersizdir, yok hükmündedir. Bunu istisnasız her hukukçu bilir. On binlerce hukukçunun neden sustuğunu kendilerine sorun, bana değil.


pandemi :

Fransızca pandemie sözcüğünün okunuşu olan uyduruk sözcük. Fransa’yı okuyan mı var, neden İngilizcesinden alarak “pandemik” demediler, bilmiyorum. Bu sözcüğü kullanan birinin eleştirel ve bağımsız düşünebildiğinden kuşkulanırım. Çünkü bildiğiniz “küresel salgın” demektir, teknik bir anlamı yoktur. Salgın sözcüğünün yerine bunun kullanılması algı yönetimidir. “Bu kez çok farklı, ouvv, bildiğin gibi değil, bu çok yeni ve korkunç bir şey” izlenimi verilmeye çalışılıyor. Sözcüğün kullanımındaki şeytanlık bununla bitmiyor. Bu sözcüğün kullanılmasının nedeni ortada bir küresel salgın olduğu konusunda bilimsel bir uzlaşma bulunması değil, yalnızca DSÖ’nün “salgın var” demesidir. DSÖ yalnızca tavsiye üreten bir kurumdur, hukuki bir niteliği yoktur. Tavsiyeleri üretmekteki tarafsızlığına ve bilimselliğine, ilaç şirketlerinden ve özel kişilerden bağış alabiliyor olmasından yola çıkarak siz karar verin. DSÖ öyle dedi diye buna salgın da, pandemi de demek gerekmiyor. Neden öyle demeyi seçtiklerini seçenlere tek tek sormalı. Aslında bilinçli bir seçim yapmadıklarını, yalnızca önlerine konanı sorgulamadan aldıklarını fark etmeleri olasıdır. Konu dilden çıkıp biyolojiye taşacağı için, zırt pırt mutasyon geçiren ve sürekli aramızda olan /olacak olan bir virüsün salgınına nasıl karar verildiğine girmeyeceğim, merak eden araştırsın.


aşı :

Pfizer ve Moderna’nın geliştirdiği ve neredeyse hiçbir test ve onay sürecinden geçmeden insanlara vurulan, doktorların içinde ne olduğunu bilmedikleri şey aslında aşı değil, iğne. Sağlık Bakanlığı’nın bu maddenin bir aşı olduğunu kanıtlayabilecek hiçbir bilgisi yok. Eğer bu iğnede vaat edilen içerik bulunuyorsa bu kez başka açıdan bir sorunumuz var. Bugüne dek aşı diye mikrobun kendisinin veya bağışıklık hücrelerine onu tanıtacak işaretinin kana sokulmasına dendi. Bu iğne ise -teknik ayrıntılara dalmadan söylersek- bir anlamda virüsü sizin vücudunuzda sizin hücrelerinize ürettiriyor. Bu yeni bir şey, çok farklı olduğu için buna aşı denebileceği tartışılır. Aslında buna aşı adı verilmesi gerekmiyor da. Gerekmiyorsa bu adı kullanmalarının bir nedeni olmalı. Daha önce niteliği ve özü değişen şeylerin eski adlarla anılmasının bir sahtekarlık olabileceğinin örneklerini vermiştim.

[1] Yeni şeyler için eski adları kullanma nedeni çoğu kez algı ve duygu yönetimidir. Bu adlandırmayı kullanan kişiler “yeni bir icat yaptık, aşı değil ama aşıdan daha etkili, yeminle güvenli, vallaha” diyerek sizi ikna etme zahmetine katlanmak istemiyorlar. Anayasal ve demokratik olduğu öne sürülen rejimlerde ikna gereğinden kaçılması kırmızı bayraktır. Benim “bilim karşıtı” olma olasılığım bana karşı dürüst olunmamasını haklı çıkarmaz.


aşı hakkı :

Hak, seçme ve kullanma iradesinin kişide bulunduğu şeydir. Zorunlu şeylere hak denmez. “Aşı hakkı bulunmasına rağmen kullanmayan” yurttaşları açıkça cezalandırması, hükümetin aşıyı bir hak değil zorunluluk veya görev yaptığını gösterir. Hak sözcüğünün bu yönde kötüye kullanımı, feminist söylemdeki kadının “çalışma hakkını”, buna karşılık erkeğin “evi geçindirme görevini” anımsatıyor.



Cumhurbaşkanı, cumhurbaşkanı değil. Kabine, kabine değil. Genelge, hukuki bir metin değil. Pandeminin varlığı belli değil. Aşı, aşı değil. Aşı hakkı, aşı hakkı değil… Bu sözcük tasarımlarının bugünlerdeki kullanımını birleştirdiğimizde ortaya şöyle bir resim çıkıyor:


Hayalet üniversite diplomalı hayalet cumhurbaşkanının başkanlığında hayalet seçimle [2] kurulmuş hayalet bir hükümet, ülkeye hayalet bir anayasa yaptı. Bu hayalet anayasaya dayanarak, hayalet bakanlar kurulu, hayalet salgınla ilgili hayalet kararlar aldı. Hayalet yasaklar, hayalet aşıyı vurulma hakkı herkese zorla kullandırıldığında sona erecek. Demek ki akşam haberlerinde bugün gerçekleştiği söylenen şeylerin neredeyse hiç biri gerçek değil. Bunu saptamak için sayılara girmemize bile gerek yoktur.



[1] https://elestireldusun.wordpress.com/2020/02/25/sozcukler-8-sozcuk-secimine-dikkat içinde Anlamı Değiştiği Halde Kendisi Aynı Kalan Sözcükler bölümü.

[2] Hileli seçim. Pokerde kağıt çalarak kazananı “eli zaten iyiydi” diye savunur musunuz?



Kaynak :

547 görüntüleme

İlgili Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page